-
1 durmak
durmak <- ur> (hier- usw) bleiben; stehen bleiben, (an)halten; wohnen, leben; Geduld haben, warten; verdattert sein, verdutzt sein; wirken, aussehen, sich machen; Regen aufhören; Uhr stehen bleiben; Welt bestehen;açık durmak offen stehen;dur! halt!, stopp!;-e karşı soğuk durmak A kühl behandeln;-ip durmak, -e durmak, -a durmak ununterbrochen etwas tun, z.B. okuyup durmak, okuyadurmak ununterbrochen ( oder pausenlos, immer noch) lesen;artık duramayacağım ich kann nicht länger warten;içim duramıyor ich habe keine Geduld mehr, ich halte es nicht mehr aus;durmadan, durmaksızın, 'durmamaca(sına) ununterbrochen, ständig, pausenlos; Dauer-;-dan duramamak nicht anders können als …;durup durup von Zeit zu Zeit, häufig;durup dururken ohne ersichtlichen Grund; plötzlich, auf einmal;durdu durdu er wartete lange;durduğu yerde ohne Mühe; unnötig;durmuş oturmuş bedächtig, gesetzt; gealtert; schwunglos -
2 durmak
vi1) stehen, sich haltendik \durmak gerade stehen, sich gerade halten2) anhalten, stoppen, stehen bleibensaat sekizi on geçe durdu die Uhr blieb um zehn nach acht stehen3) ( bir yerde bir süre oyalanmak) Halt machen4) ( kalmak) bleiben5) ( yağmur) aufhören6) aussetzennabzı durdu sein Puls hat ausgesetzt, sein Puls setzte aus7) ( yakışmak)ceket üzerinde güzel durmuyor angezogen sieht die Jacke nicht schön aus -
3 durmak
1. уцун/ увыIэн, ЗЭГЪЭН1) (ayakta durur durumda olmak) ЩЫТЫН (ЩЫТ(щ)3) (yaramazlık yapmak) ЗЭГЪЭН; (МЭЗАГЪЭ)2.2) (ayakta durmak) уцун/ увын (уцугъэ/ уващ: durdu/ayakta durdu; мэуцу/ мэув: duruyor/ayakta duruyor)3) (ayakta durmak/ yoluna girmek) зэтеуцон/ зэтеувэн; (зэтеуцуагъ/ зэтеуващ: ayakta durdu/yoluna gIrdi; зэтеуцо/ зэтоувэ: ayakta duruyor/yoluna giriyor)4) (duraklamak) уцун/ увыIэн; уцугъэ/ увыIащ: durdu/durakladı; мэуцу/ мэувыIэ: duruyor/gelirken duruyor3.1) (giderken duraklamak) къызэтеуцон/ къызэтеувыIэн; къызэтеуцуагъ/ къызэтеувыIащ: giderken durakladı2) (giderkendurmak) къэуцун/ къэувыIэн; къэуцугъ/ къэувыIащ: giderken durdu; къэуцу/ къоувыIэ: giderken durakladı -
4 durmak
стоя́ть* * *- ur1) стоя́ть; находи́ться / остава́ться без движе́нияsen biraz burada dur — ты немно́го посто́й здесь
2) остана́вливаться, прекраща́ть движе́ниеsaat durdu — часы́ останови́лись
3) прекраща́ться4) находи́тьсяelbise dolağta duruyor — оде́жда [нахо́дится] в шкафу́
İstanbulda çok durmadık — в Стамбу́ле мы бы́ли недо́лго
kitaplar masanın üzerinde duruyor — кни́ги лежа́т на столе́
şimdi burada mı duruyorsunuz? — вы сейча́с здесь прожива́ете?
tek başına bu evde nasıl duruyor? — как он оди́н живёт в э́том до́ме?
5) быть, находи́ться (в каком-л. состоянии)anneannen duruyor mu? — твоя́ ба́бушка жива́?
bu haberi duyunca durdu — узна́в э́ту но́вость, он оторопе́л
sabahtan beri aç duruyor — он с утра́ сиди́т голо́дным
6) с деепр. на -ip, -e основного глагола образует сложные глаголы, выражает продолжительность действияbaka durmak — при́стально смотре́ть
çalışa durmak — беспреры́вно рабо́тать
okuyup durmak — беспреста́нно чита́ть
söyleyip durmak — без у́молку говори́ть
yedurmak — без конца́ жева́ть / есть
7) форма невозможности в сочетании с глагольным именем в исходном падеже: не мочь не...sigara içmeden duramaz — он не мо́жет не кури́ть
••- dur ben sana gösteririm!durdu durdu, turnayı gözünden vurdu — посл. ждал-ждал и, наконе́ц, своего́ доби́лся
- dur durak yok
- dur dinlen yok
- dur otur yok
- durup dinlenmeden
- durup dururken
- durmuş oturmuş
- durduğu yerde
- toplantıda bu meselenin üstünde çok durdular
- fazla üstünde durma adamı bıktırırsın -
5 durmak
v. stop, cease, stand, hold, hold on, remain, come to a stop, be, endure, discontinue, draw up, halt, come to a halt, harp, intermit, keep, let up, linger, pull-in, pull up, draw rein, rest, stay--------durmak (motor)v. pack up, stall--------durmak (saat)v. run down* * *halt -
6 durmak
sich befinden, bleiben; anhaltendurmakga durmak — anfangen etw. zu tun
durmakyp durmak — weiter etw. tun
-
7 durmak
тору; тукталып тору; туктау -
8 durmak bilmeyen
adj. unresting -
9 durmak
man--------rawestan--------rawestin--------rawestîn--------sekinîn--------vewestan -
10 durmak
Durmaq -
11 durmak
pozostać; pozostawać; przebywać; zostać; zostawać -
12 durmak
(durur)1) стоя́ть; находи́ться (остава́ться) без движе́ния2) остана́вливаться, прекраща́ть движе́ние; безде́йствовать3) пребыва́ть, продолжа́ть находи́ться (где-л.); име́ться4) терпели́во ждать; остава́ться споко́йным, сиде́ть (стоя́ть) споко́йно -
13 durmak
уцун, къэуцун -
14 durmak bilmeyen
уцур зымышIэ -
15 durmak
انقطعتعطلتقطعتوقفحياوقف -
16 durmak
1. انقطع [اِنْقَطَعَ]Anlamı: dinmek, kesilmek2. تعطل [تَعَطَّلَ]Anlamı: ışlemez olmak, çalışmamak3. تقطع [تَقَطَّعَ]Anlamı: dinmek, kesilmek4. توقف [تَوَقَّفَ]Anlamı: hareketsiz kalmak5. حيا [حَيَّا]Anlamı: varlığını sürdürmek6. وقف [وَقَفَ]Anlamı: hareketsiz kalmak -
17 durmak
"to stop, to cease, to halt; to remain, to stay; to suit, to go, to look; to wait; to come to rest; (yolculukta) to stop off (at/in); (sürücü, araba) to pull up, to draw up; (makine, motor) to pack up, to cut out; (araba motoru) to stall" -
18 durmak
,-ur 1. to stop. 2. to last, continue to exist, endure. 3. to continue to be in one´s possession, exist as a possession, to (still) have. 4. to stand without doing anything. 5. /da/ to be or remain (at a place). 6. to continue to be (in a specified condition). 7. to suit, go, appear, look. 8. to behave (in a specified way). Dur! Stop!/Wait! durup dinlenmeden without a break, continuously. durdu durdu da after having postponed the matter again and again: Durdu durdu da en iyisini buldu. He waited a long time but finally he got the best one. durup dururken 1. suddenly. 2. with no reason, without provocation. 3. while there was no need for it. Dur durak/dinlen/otur yok. colloq. There is not a moment´s peace. durduğu yerde 1. without making any effort. 2. for no good reason. 3. without having done anything wrong. -
19 durmak
dayanmaq, durmaq -
20 durmak
cena; koniec; koszt; kropka; postój; przerwa; przystanek; stoisko; wieszak
См. также в других словарях:
durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru durmak — 1) dik durmak 2) uslu durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alarga durmak — argo uzak durmak, karışmak istememek, ilgisiz davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
didişip durmak — sürekli olarak birbirini hırpalamak Böylece, Serdar la didişip durmak derdinden de kurtulmuştu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikilip durmak (veya kalmak) — bir yerde kısa bir süre ayak üstünde durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
divan durmak — el pençe divan durmak Araba yürürken karşımda divan durur gibi el pençe duruyor. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürtünüp durmak — çıkarı, kazancı için yaltaklanıp durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tek durmak — uslu durmak, yaramazlık etmemek, sessiz kalmak Keşke tek duraydın da bunlar başına gelmeseydi. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
üzerinde durmak — bir işe önem vermek, bir işle yakından, sürekli ilgilenmek Klasik yazarlarımızın yapıtları üzerinde durmak, hepimiz için bir görev. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
zınk diye durmak — birdenbire durmak Askerî bir cip, Camekân Sokağı nı sarsıla sarsıla geçti, apartmanın kapısı önünde zınk diye durdu. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
susta durmak — 1) köpek arka ayakları üzerinde durmak 2) mec. korktuğu bir kimsenin karşısında saygılı ve çekingen davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük